1800'lü yıllarda hayatta önemli bir şeye sahip olmayan ve son derece sıradan bir yaşam süren William Blake isimli bir genç, farklı bir deneyim yaşamak adına yaşadığı toprakları terk edip, bilmediği bir yerde yeni bir hayata atılmaya karar verir. Çıktığı yolculuk ise onu hem fiziksel hem de ruhsal anlamda değiştirecek bir deneyimin başlangıcı olacaktır. Son derece kötü bir anında karşılaştığı 'Hiç Kimse'

Patrick DeWitt’in aynı isimli romanından uyarlanan filmde, birbirine bağlı iki kardeşin hikayesi anlatılıyor. Şöhretli tetikçiler Eli ve Caharli’nin yeni bir görevi vardır. Herman Kermitt isimli bir altın avcısı, patronlarının altınını çalmıştır ve kardeşler onu öldürmekle görevlendirilir. Fakat bu iş kardeşlerin sandığı kadar kolay olmayacaktır. Jacques Audiard’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin oyuncu

1909 yılında, Kanada'nın en büyük bölgelerinden biri olan Alberta'da bulunan Calgary şehrindeyiz... Sınırda yer alan bu şehre taşınan bir İngiliz vatandaşı kısa bir zaman sonra buraya ait olamayacağını fark eder. Ancak ailesine yazdığı mektuplar tam tersini resmetmektedir. Her seferinde yeni hayatında son derece mutlu olduğunu belirtse de gerçekte acı çekmeye başlamıştır.  Animasyon türündeki kısa film, 2011

İntikam ve adalet arayan Cole Brandt kendisini kanunun geçmediği Dead River kasabasında bulur. Kasabadaki meşhur bir mekanı ve güzel bir kadını korumak ve de özgürlüğüne kavuşturmak amacıyla son bir kez kanlı hesaplaşmayla karşı karşıya gelir. Dustin Rikert’in yönetmenliğini yaptığı western türündeki filmin başrollerinde, Peter Coyote, Sheree J. Wilson ve William Shockley’i izliyoruz.

Amerikan İç Savaşı’dan 2 sene öncesinde, Güney bölgesinde geçen film Köle Django’nun Alman asıllı ödül avcısı Dr. King Schultz ile yolunun kesişmesiyle başlıyor. Django, eski efendisini ölü ya da diri ele geçirmek isteyen Schultz ile anlaşmaya varır ve özgürlüğü karşısında Brittle kardeşleri kendisine getirme sözü verir. Görev başarıyla tamamlanır ama ikilinin yolları ayrılmaz Schultz ve Django beraber Güney’in

Kaçakçılıkla nam salmış Bondurant kardeşlerin gerçek hikayesinin anlatıldığı film, Büyük Depresyon döneminde Virginia eyaletinde yasa dışı yollarla zengin olan alkol üreticilerini ve kaçakçılarını odağına alıyor. Bondurant ailesine mensup 3 kardeşin birbirine olan sadakati, kaçakçılıkla kazandıkları iyi paradan kendilerine pay isteyen devlet görevlileri karşısında da sınanıyor.  Yönetmenliğini en son The Road

1868-1890 yılları arasında var olan bir ABD bölgesi olan Wyoming'de geçen hikayede John Goodnight'ın öyküsü ele alınıyor. Gezgin bir hakim olan John Goodnight'ın yeni durağı kanunsuzluğuyla nam salmış bu bölgedir. John küçük bir kasaba olan Rollins'te, Chicago'dan tanıdığı ve uzun zamandır görmediği Callie Bluepointe ile karşılaşır ve yeni hikayesi böylece başlamış olur...

Isabella Montgomery, geçmişini unutup arkasında bırakmak için radikal bir karara varır ve Amerika'ya taşınır. Umut dolu bu yolculuk bu şekilde ilerlemez. Genç kadın kendisini, çetelerin hesaplaştığı ve silahların havada uçuştuğu bir mekanda bulur ve bir grup tarafından kaçırılır. Isabella kendisini, vahşi batının tehlike dolu atmosferinde geçen ürkütücü bir yolculukta bulur. 

Bahtsız Külkedisi, bildiğimiz gibi prensin verdiği balo etkinliğine katılmayı ister ve binbir güçlükle orada olup bir geceliğine güzeller güzeli Cinderella'ya dönüşür. Ancak bu filmde Cinderella'ya dönüştüğü an kendisini, gorillalardan oluşan bir korsan filosuyla savaşırken bulur. Tehlikeli korsanlar yakışıklı Prens Vladimir ve Düşes'i kaçırmıştır. Cinderella, geceyarısı 12 olmadan ve kilise çanları çalmadan

John yıllar sonra babası görmek için doğup büyüdüğü kasabaya geri döner. Fakat babasının bir çete tarafından soğukkanlılıkla öldürüldüğünü öğrendiğinde, hayattaki tek amacı bunun sorumlularını bulmak olur. Fakat en yakında, evinin içine bakmak aklına gelmez… Yönetmenliğini Terry Miles’in üstlendiği filmde başrollerde ise Christian Slater, Jill Hennessy ve Donald Sutherland yer alıyor.